VANESSA ANNE HUDGENS: HOLLYWOOD’DA HERKES BİRBİRİNİ YER "High School Musical"da oynamadan önce "American Idol" yarışmasına katıldığınız doğru mu?
- Şarkı söylemeyi sevdiğim için "American Idol"a katılmak çok heyecan verici olabilirdi. Kendimi gösterebileceğim tek yerin bu yarışma olduğunu düşünmüştüm. Fakat 15 yaşındaydım, yarışmaya katılmak içinse en az 16 olmak gerekiyordu. Bir yılım kaldığını düşünürken, 16’ma geldiğimde önüme "High School Musical" çıktı. Böylece "American Idol"ı atlamış oldum.
"High School Musical"a nasıl dahil oldunuz?
- Seçmeler vardı, ama ben gitmek istemedim. Beni seçeceklerini düşünmemiştim. Fakat annem çok iyi şeyler hissettiğini ve gitmem gerektiğini söyledi. Gittim, metni okudum, şarkıyı söyledim. Şanslıydım, işi kaptım!
Yani bu proje hayatını değiştirdi...
- Evet, bana muhteşem fırsatlar sundu. Ondan önce iş bulmak için çabalayan bir aktristtim. Şimdi çok daha şanslıyım. Bir filmim, albüm yapma şansım ve dünyayı dolaşma fırsatım var.
Hollywood’un çılgınlığı nereden geliyor?
- Herkesin birbirini yediği bir dünya. Kimsenin mahremiyeti yok. İnsanlar Hollywood’a sırılsıklam aşık ve bitkin oluyorlar. Bence bu birçok ünlünün başına geliyor ve kafalarını karıştırıyor.
Genç yaşta büyük bir şöhreti taşıyabilmek zor değil mi?
Hayır. Çünkü bazı insanlar dikkat çekmeyi severler, fakat ben tam tersiyim. İnsanların sürekli bana bakmasını sevmiyorum.
İki filmi kıyaslaman gerekse...
- Sanırım ilk film biraz daha farklı benim için, çünkü her şey orada başladı. Bu büyülü bir deneyimdi. İkinci filmi de çok sevdim, çünkü artık hepimiz çok yakındık.
Hep aynı rolü oynamaktan korkuyor musun?
- Hayır, böyle bir endişe taşımıyorum. Farklı şeyler yapmayı severim. Belki de bir sonraki işim çok farklı olur.
İlk filmde Gabrielle ve Ryan öpüşmemişti. Peki ya bu filmde?
- İkinci filmde var; çocuklar birbirlerine aşık oldular.
ZAC EFRON: ŞÖHRETE BİR TÜRLÜ ALIŞAMADIM "High School Musical"la kazandığınız Altın Plak’ı ne yaptınız?
- Şaşırtıcı ama henüz teslim almadım bile... Böyle bir ödül, insanın gururunu okşuyor. Ancak ben bir şarkıcı ya da müzisyen değilim. Bu nedenle sanki birilerini dolandırmışım gibi geliyor.
Bu projeden önce nerelerde şarkı söylediniz?
- Duşta, arabada ya da okul müzikallerinde! "Music Man"de Harold Hill’i oynadım. Başka projelerde de yer aldım. Bazen başrolde bazen de korodaydım. Bunun dışında da dediğim gibi duşta, arabada kendi kendime söylüyordum.
"High School Musical"la gelen şöhret konusunda neler düşünüyorsunuz?
- Henüz alışamadım. Eğer her şey yavaş yavaş gelişseydi, şöhrete adapte olmak için daha fazla zamanım olsaydı, bu durumla başa çıkmam kolay olurdu. Fakat her şey çok yeni ve kendimi bir karmaşanın ortasına atılmış gibi hissediyorum.
Utah çöllerinde film çekmek nasıldı?
- Çekimlerin son haftasında, her gece dondurucu soğuktu. Neyse ki ben takım elbise giyiyordum, yoksa donabilirdim. Tüm zorluklara rağmen ekip en iyisini yapabilmek için çabalayıp durdu.
"Hairspray"de John Travolta ile çalıştın. O da muzikallerle film sektörüne girmiş bir isim...
- Evet, benim için ondan daha iyi bir rota olamaz, çünkü dediğiniz gibi o da müzikallerle başladı bu işe... Onun gibi başarılı olmak tek hayalim.
Serinin ikinci filminde olmak nasıl?
- Her iki film de müzikal olmasına rağmen çalışma ortamları kesinlikle çok farklıydı. İkincisi daha hızlıydı. Daha az zamanda daha çok çalıştığımı hissettim. Ayrıca ilk filmi unutmuş, daha iyi bir film yapmaya çalışıyorduk.
"Hep aynı rolü oynarsam körelirim" gibi bir endişeniz yok mu?
- Gerçekten böyle bir endişem yok. Sevdiğim rolleri oynadım. Belki bundan sonra da okul dışında geçen ama yine gençleri anlatan hikayelerde olurum.
Çekim aralarında neler yaptınız, nasıl dinlendiniz?
- Suşi yedik, havuzda eğlendik, vahşi doğayı gördük.