How did I get here? I turned around and there you were
-Buraya nasıl geldim? Döndüm ve senin olduğun yerdeydim.
I didn't think twice or rationalize
-İkinci kez ya da mantığa uygun düşünmedim
'Cause somehow I knew
-Çünkü her nasılsa biliyordum
That there was more that just chemistry
-Sadece kimyadan daha fazlası olduğunu
I mean I knew you were kind of into me
-Senin içimden bir kısım olduğunu biliyordum demek istiyorum.
But I figured it's too good to be true
-Ama bunun doğru olmak için çok iyi olduğunu düşündüm.
I said, "Pinch me, where's the catch this time?"
-Dedim ki "Çimdikle beni, şimdi zamanı nerede yakalarım?"
Can't find a single cloud in the sky
-Gükyüzünde bir yalnız bulut yakalayamam.
Help me before I get used to this guy
-Bu adamı alışkanlık haline getirmeden evvel yardım et bana!
They say that good things take time
-İyi şeylerin zaman aldığını söylerler
But really great things happen
-Ama gerçekten güzel şeyler gerçekleşir
In the blink of an eye
-Bir göz kırpılışında.
Thought the chances to meet somebody
-Birileriyle tanışmak için olan şansları düşün.
Like you were a million to one
-Bir milyonda birmişsin gibi
I cannot believe it, you're one in a million
-Buna inanamam, sen milyonda birsin.
All this time I was looking for love
-Şimdi tamamen aşk için bakıyordum
Tryna make things work that weren't good enough
-Yeterince iyi olmayan şeyleri yapmaya çalışıyordum
Till I thought I'm through, said, "I'm done"
-Düşünene kadar içinde olduğumu, dedim ki "Ben bitmişim"
And stumbled into the arms of the one
-Ve birinin kollarına tökezledim.
You're making me laugh about the silliest stuff
-En sersem şeylere gülmemi sağlıyorsun
Say that I'm your diamond in the rough
-Benim senin ham elmasın olduğumu söylüyorsun
When I'm mad at you, you come with your velvet touch
-Ben senin için deli olurken, kadifemsi dokunuşunla geliyorsun.
Cant believe that I'm so lucky
-Çok şanslı olduğuma inanamıyorum
I have never felt so happy.
-Hiç çok mutlu hissetmemiştim ki.
Every time I see that sparkle in your eyes
-Her zaman gözlerindeki parıltıyı görüyorum.
They say that good things take time
-İyi şeylerin zaman aldığını söylerler
But really great things happen
-Ama gerçekten güzel şeyler gerçekleşir
In the blink of an eye
-Bir göz kırpılışında.
Thought the chances to meet somebody
-Birileriyle tanışmak için olan şansları düşün.
Like you were a million to one
-Bir milyonda birmişsin gibi
I cannot believe it, you're one in a million
-Buna inanamam, sen milyonda birsin.
All this time I was looking for love
-Şimdi tamamen aşk için bakıyordum
Tryna make things work that weren't good enough
-Yeterince iyi olmayan şeyleri yapmaya çalışıyordum
Till I thought I'm through, said, "I'm done"
-Düşünene kadar içinde olduğumu, dedim ki "Ben bitmişim"
And stumbled into the arms of the one
-Ve birinin kollarına tökezledim.
I said, "Pinch me, where's the catch this time?"
-Dedim ki "Çimdikle beni, şimdi zamanı nerede yakalarım?"
Can't find a single cloud in the sky
-Gükyüzünde bir yalnız bulut yakalayamam.
Help me before I get used to this guy
-Bu adamı alışkanlık haline getirmeden evvel yardım et bana!
They say that good things take time
-İyi şeylerin zaman aldığını söylerler
But really great things happen
-Ama gerçekten güzel şeyler gerçekleşir
In the blink of an eye
-Bir göz kırpılışında.
Thought the chances to meet somebody
-Birileriyle tanışmak için olan şansları düşün.
Like you were a million to one
-Bir milyonda birmişsin gibi
I cannot believe it, yeah yeah
-Buna inanamam, evet evet!
They say that good things take time
-İyi şeylerin zaman aldığını söylerler
But really great things happen
-Ama gerçekten güzel şeyler gerçekleşir
In the blink of an eye
-Bir göz kırpılışında.
Thought the chances to meet somebody
-Birileriyle tanışmak için olan şansları düşün.
Like you were a million to one
-Bir milyonda birmişsin gibi
I cannot believe it, you're one in a million, yeah
-Buna inanamam, sen milyonda birsin, evet!
One in a million, yeah
-Milyonda bir, evet!
You're one in a million
-Sen milyonda birsin.